Bu yazıyı okuyan herkesin severek izlediği Geleceğe Dönüş
filmindeki Dr Emmett Brown, filmin 2. Serisinde 1985 yılından geleceğe bir seyahat
yaparak 2015 yılına gidiyor. Biz 2015 yılını geride bırakalı 3 yıl oldu. Bu filmde
kendi çekildiği yıla göre 20 yıl sonrasına projeksiyon yapmak zor olmuştur tabi
ama genel olarak o yıllarda akla ilk gelen gelecek senaryoları kullanılmış
aslında. Peki çok beğenilen bu filmdeki 2015 yılı teknoloji öngörüleri nelerdi,
örnekler vermek gerekirse:
2- Otomatik Nike Ayakkabı: Benzerlerini
reklam için ürettiler fakat maalesef oda günümüzde yok 😊
3- Uçan arabalar: Çöpün
atomlarını küçücük bir ortamda parçalayarak atom enerjisi ile çalışan uçan arabalar
vardı, maalesef mantıklı değil, oda yok.
4- İçinde ekran olan akıllı gözlükler:
Günümüzde var, o noktadan çok uzak değiliz fakat kullanışlı olduğu söylenemez.
5- Uçan kaykay: Burada anti-gravity
den bahsediyoruz ve aslında bir efsaneden öteye gitmiş değil hala. Bizler pervaneden
öteye giden bir teknolojiden bahsedemiyoruz bile bugün.
6- Küçük Pizzalar: Fırına atınca
kocaman oluyor 😊 aslında belki yapılabilir fakat organik
besinlere şiddetle döndüğümüz bu günlerde buda çok olacak gibi değil.
Burada verilen örnekler aslında gelecek analizinin hiçte
kolay olmadığının bir kanıtı bence. Bu doğrultuda geleceğe bir bakış ile şöyle
olacak, böyle olacak gibi fütürist yaklaşımlar hikâye olarak beni heyecanlandırsa
da hayata geçmesi ile ilgili umutlarımı çok da canlı tutamıyor.
Ama yine de fütürizmden keyif olan bir birey olarak bende
görüşlerimi yazmak istedim. Yazdıklarıma analizden ziyade bir hikâye gibi
değerlendirebilirsiniz aslında. Fakat bizim hikayemizin ayakları bir tık daha
sağlam yere basacaktır, çünkü zaten hali hazırda kullanılan ve bir trend olarak
yayılma eğilimindeki teknolojilerden bahsedeceğim.
Bu yazıda derin öğrenme, makine öğrenimi, blokchain, yapay
zeka, bot, doğan dil algılama gibi bir çok teknolojinin bir arada kullanıldığı
bir müşteri deneyimi yönetim merkezi göreceksiniz. Günümüzde iletişim
merkezleri varken bu bahsettiğim teknolojiler ile bütün müşteri deneyimini tek elden
yönetebileceğiniz çok ciddi bir otomasyon merkezi ile çalışacağız. Aslında bu
güncel teknolojilerin genel manada ne oldukları ve nasıl kullanılabileceği ile
ilgili daha geniş kapsamlı içerikler hazırlamak planlarım dahilinde.
Yeni teknolojiler insan kaynağı kullanımını azaltacak olsa
da bu meselenin çok ayrı bir felsefi değerlendirmesi. İnsan her zaman makineden
değerlidir ve insana insanca değer verecek başka birçok iş gelecekte önümüze
çıkacaktır. Birkaç örnek vermem gerekirse, Mars’da kurulacak koloni büyüdükçe
orada çok ciddi nüfus ihtiyacı olacaktır. Evrensel insan gelişiminde, evren
insan nüfusuna göre sonsuz addedilecek kadar büyük. Bu yeni teknolojiler ve
makine desteği bizim çok uzak gördüğümüz “hayalleri” çok hızlı bir biçimde karşımıza
çıkaracaktır. Mesela SpaceX gibi birçok uzay şirketi var günümüzde, fakat 1980
ve öncesinde sadece devletler bu işler ile ilgilenebiliyordu ve istihdam günümüze
göre çok daha azdı. Günümüzde eski dönemlere göre 1000 kat fazla insan çalışıyor
bu sektörde. Vesselam bu konu uzar, biz şimdi asıl konumuza dönelim.
Aslında insanın hiç olmadığı bir iletişim merkezinin gelecek
projeksiyonunu yapmak mümkün. Fakat bu olduğu zaman makinelerin insan oğlunu
yok etmeye yönelik planları devreye girecektir ki bunu istemeyeceğimiz için
genel olarak hibrit yapılar ile ilerlemeyi tercih edeceğiz. Yani tam kontrollü
yapay zekanın yönettiği sistemler çok sonra olacak. Aslında çok hızlı
hayatımıza girebilir fakat bu korku geciktirecek, korku ile birlikte nasıl
doğru kontrol edilir bunu öğrenmemiz de ciddi zaman alacak. Çünkü burada sadece
teknoloji değil felsefe ve bazen din de parametreler arasında olacak.
İletişim merkezilerinde yapay zekaya devredilebilecek birçok
iş vardır. Aslında hali hazırda çoğu işlem bilgisayarlara yaptırılıyor fakat
bunların tam otomasyon olarak çalışabilmesi için hepsini bir araya getirmek gereklidir,
ayrıca daha kat etmeleri gereken yolları var. Eğer yapay zekâ kullanacaksak
derin veri analizleri ve makine öğrenimi için cloud sistemler en doğru adres
olacaktır. İnternetin getirdiği özgürlük ile analizler çok daha derinleşebilir.
Iletişim merkezlerinin işleyişini bir sıra ile ele alarak bunların hepsinin
yapay zekâ ile harmanlandığı senaryomuza gelelim.
1- İşe alım: Iletişim
merkezlerinde müşteri temsilcisi olmak yorucu bir iş ve sirkülasyon çok fazla
oluyor. Ayrıca kalite için en doğru adayların seçilmesi de başlı başına zor bir
iş. Çok fazla görüşme ve çok fazla prosedür içeriyor. Bunun için bulut tabanlı
ve yapay zekâ destekli bir işe alım yöntemi belirlenebilir. Yapay zekâ ile hazırlanmış
bir sistem müşteri temsilcilerine önceden belirlenen soruları sorar, kamera karışışında
evinde ve ya bir cafe’deki MT adayı ise bu soruları cevaplar. Sorulara
verilecek olan cevaba göre sistem yüz mimik analizleri ve verilen cevaplara
kontra sorular yönelterek adayın önceden belirtilen şartlara kırılımlar ile
uyum yüzdesini belirler. Bundan sonra ise ilk aşamada belirli bir seviyenin üstünde
olanları insan’a yönlendirebilir veya yeteri kadar geliştikten sonra direk işe
alma kararını verip teklif, gerekli evraklar gibi bütün yazışmaları kolaylıkla
yerine getirebilir, onay sonrası işlemler zaten otomasyon, bir yapay zeka
pırıltısı gerektirmiyor. İnsan kaynakları için AI (Artificial Intelligence - Yapay
Zeka) araştırma ve uygulama denemesi yapan bir çok şirket var. Tabi kendi çapında
ciddi efor gerektiren ayrı bir iş. Fakat yakın zamanda kullanılabilir örnekleri
cloud çözümler ile karışımıza çıkacak.
2- Eğitim: Eğitim için
online insansız eğitim sistemleri zaten mevcut fakat takibi ve değerlendirmesi
için yapay zekâ ya ihtiyacımız olacak. Benzer konu evden çalışmak için de
geçerli olacak. Eğitimin dikkatli dinlenip dinlenmediğini, verilen sorulara tepki
süresini insanları canlı tutmak için neler yapması gerektiğinin analizini yapan,
ders sonunda da sınav sonuçlarını analiz edip eğitim tekrarı yapması
gerekenleri belirleyen, kopya çekip çekmediğini anlayabilen ve hala geçemiyorsa
iş başı yapmasına onay vermeyen bir sistem gayet olası bir biçimde
tasarlanabilir. Burada kamera kullanımı ve görüntü analizi çok önemli.
Bilgisayarda nereye tıkladığından hangi süre ile tıkladığına, nereye baktığından
yüz mimiklerine göre birçok veri toplanıp makineye öğretilecek ve analizi
sonrasında yapay zekanın yorumlaması sağlanacak.
3- Çalışma Alanı: İletişim
merkezlerindeki en önemli maliyet giderlerinden bir tanesi de müşteri
temsilcilerinin çalışacakları, oturacakları alanlar. Aslında düzgün yönetilebileceğine
inanılsa evden çalıştırabilmek maliyetleri ciddi oranda azaltır. Fakat MT lerin
evden çalışmasının ciddi handikapları vardır. Bunlardan en önemlileri güvenlik,
supervisor (danışmanlık), verimlilik, çalışma ortamının uygunluğu gibi. Bu
doğrultuda yapay zekâ bu handikapları ortadan kaldırabilir. Müşteri temsilcisinin
internet bağlantı hızına göre verileri sıkıştırıp gönderen, MT nin performans
ve verimliliğini PC başındaki hareketlerine ve kamera analizleri ile yapabilen
görüşmeleri canlı analiz ile önceden belirlenen hatalı cümleleri anında bildiren,
danışmanlık almak istediğin de chat bot a soru sorarak anında bilgi bankasından
sorularına cevap verebilen bir sistem olacaktır. Bu yöntem ile çalışma
alanlarının giderleri ciddi oranda düşürülecektir.
4- Self Servis ve Sesle Yönlendirme:
Hali hazırda bir çok iletişim merkezi sesle yönlendirme, doğal dil algılama gibi
bir çok teknolojiyi entegre etmiş durumda fakat verilen hizmetler hala en fazla
gelen çağrıların yarısını karşılayabiliyor, hatta bazı sektörlerde %10 unu bile
karşılayamaz durumda. Dolayısı ile geriye kalan %50 lik çağrıyı hala bir MT ye
bağlamak durumundayız. Teknoloji ve yapay zekâ ilerledikçe bu oran %90 lara
kadar çıkabilir fakat üstü yukarıda bahsettiğim makine-insan kavgasına doğru
gideceği için uzun bir süre çağrıların en az %10’una müşteri temsilcilerinin
bakması gerekecek. Bu durumda da yukarıda ve bundan sonra bahsedeceğim
senaryolar bu %10 luk insan kaynağını da minimize edecektir. Ayrıca bazı durumlarda
yapay zekanın eğitimi için bir müşteri temsilcisi arkada 5-6 çağrı ile ilgili
sistemin takıldığı noktalarda yapay zekayı eğitecektir. Zamanla buradaki MT’lerde
azalarak yok olacaktır.
5-Kalite Değerlendirme:
Müşteri temsilcilerinin görüşme kalitelerinin denetlenmesi ve iyileştirilmesi gerektiği
için her iletişim merkezinde bir kalite ekibi dinleme ve puanlama yapar. Bu doğrultuda
şu anda da bir miktar otomatikleştirme söz konusu fakat hala geliştirilmesi
gerekiyor ve gelecek projeksiyonunda kalite yönetimi için hiç insan kaynağı
kullanımı gerekmeyecek. Ses kayıtları veya chat e-mail’e verilen cevaplar
otomatik olarak değerlendirilip puanlandırılacak, yani gerçek zamanlı analiz
mümkün olacak.
6- Satış – Pazarlama: İletişim
merkezlerinin birçoğu çok ciddi manada pazarlama yaparlar. Bu işlemde dialer
denilen otomatik ve tahminlemeli arama sistemleri kullanılır fakat sonunda
çağrıyı yine MT ye aktarır ve satış işlemini MT gerçekleştirir. Yapay zekanın
gelişmesi ile doğal dil algılama ve sesle yanıt sistemleri gelişeceği ve eldeki
büyük verilerde müşteri analizleri çok derin gerçekleşeceğinden, müşteriye en
uygun ürünler nokta atışı sesli yönlendirme sistemleri ile müşteriye sunulacak
ve nokta atışı seçilen bu ürünlerin satışa dönüşmesi çok daha hızlı
gerçekleşecek. Ayrıca bu sistemler artık çeşitli öğrenme teknikleri ile ikna
kabiliyetlerini de insanlara ciddi oranda yaklaştıracaklardır. Aşağıda alacak
takibinde bahsedeceğim benzer analizlerinde satış-pazarlama için
yapılabileceğini göz ardı etmeyiniz.
7- Collection – Alacak Takibi:
Yapay zekanın kullanımının en zor olacağı alanlardan bir tanesi bu aslında
fakat, kullanıldığı zaman çok ciddi avantajları olacaktır. Bir örnek ile ilerlemek
gerekirse, borcunu uzun zamandır ödemeyen bir borçlunun eldeki bilgiler ile
internette vatandaş sorgulama ile ilgili hizmet veren bütün sistemler otomatik
olarak taranır, olası sosyal medya hesapları forumlarda benzer isimle
gerçekleştirilen yazışmalar, müşterinin CRM de bulunan bütün bilgileri, tespit
edilebilen bütün akrabalarının çapraz olarak yukarıda bahsettiğim bütün
sorguları yapay zekâ ile çok hızlı yapılabilecektir. Ayrıca işi bir tık ileriye
götürdüğümüzde mevcut sistemde açıkları bulunan bütün kamera, güvenlik sistemi
gibi yapılar dahi yapay zekâ ile taranıp görüntü işleme teknikleri ile
borçlunun hareketleri dahi analiz edilebilir. Tespit edilen akıllı telefondaki
mevcut açıklardan elde edilecek verilerde ayrıca analiz edilebilir tabi. Neticede
elinizde olan ve güncelleme almayan bütün cihazlarınız verilerinizi her daim
internette savunmasız halde bırakıyor. Tabi bu bahsettiğim senaryo gayet
uygulanabilir olsa da kriminal sorunlar içerebilir. Burada hikâye yazıyoruz 😊
daha sonra bu toplanan verilerden ulaşılan müşteriye sunulacak kendi hakkındaki
bu kadar bilgi borçluyu şok etmeye yetecektir. Son darbe ise “Borcunuzu ödemek
ister misiniz” sorusuna “evet” demekten başka seçenek bırakmayacaktır.
8- Gelen Çağrı – Müşteri Hizmetleri
– Chat- Sosyal Medya- Ses-Email: Müşteriden gelen bütün etkileşim tiplerine
bot’lar cevap verebilecek. Yukarıda bahsettim sesli yanıt sistemleri robotlaşacak
ve çağrıları %90’ına varanını cevaplayabilecek aynı şekilde email, chat ve
sosyal medya kanalları da botlar tarafından mevcut büyük verilerin analizi ile
cevaplanabilir hale gelmiş olacak. Hepsi tek bir veri kümesini kullanabilir ve
öğrenebilir durumda olacaklar.
9- Veri Güvenliği: Blokchain
teknolojisi ve yapay zekâ tarafından kontrol edilen kullanıcı bilgisayarları
sayesinde veri alışverişleri çok güvenli olacaktır. Bankalar veya sigorta
şirketleri de bu kontrol mekanizmaları ile verilerini çok rahat cloud
sistemlere emanet edebilecektir. Blockchain teknolojisini merak edenlerin
ayrıca araştırmasını tavsiye ederim. İleride akıllı ve sürücüsüz araçlar dahi
güvenliği sağlamak için aralarındaki veri alışverişini blokchain ağları ile
gerçekleştirecekler.
Bu anlattıklarımın hepsini bir araya getirdiğimizde şöyle
bir senaryo ile karşılaşıyoruz. Yapay zekâ sayesinde işe alım süreci otomatik
ve en doğru insanların doğru işe yönlendirmesi ile başlayacak, sonrasında
eğitim yine sistem tarafından ciddi bir kontrol ile verilip sonuçları
değerlendirilecek. Bunun dışında doğal dil algılayabilen bot yapay zekâ
sistemleri müşterilerin taleplerinin %90 ını insana hiç yönlendirmeden
cevaplayabilecek, satış, tahsilat gibi dış arama ile gerçekleştirilen
işlemlerin başarıları otomatik yapay zeka sayesinde %90 lara kadar
artırılabilecek. Bunların en sonunda iletişim merkezlerinin toplam maliyetleri
%80 lere kadar düşecek ve verilen hizmet kalitesi %90 lara kadar iyileşecektir.
Bunların getirileri ile iletişim merkezlerindeki insan kaynaklarında %90 lar seviyesinde
azalacaktır. Yani 1000 kişilik bir ekip ile gerçekleştirilen işler 100 kişiye
kadar düşecektir, bu ekibin eksilen büyük bir bölümü müşteri temsilcileri olsa da
IK, IT, Kalite gibi bütün ekiplerde aynı oranda azalma olacaktır.
Peki bu bahsettiklerimizin verimli bir şekilde bir araya
gelmesi ve çalışır olması ne zaman olacak? Önümüzdeki 20 yıl boyunca bu
anlattıklarımın hepsi peyder pey gerçekleşecek ve 20. Yılın sonunda yukarıda bahsettiklerimin
hepsi hayatımızda olacaktır. Bu noktadan sonrası ise dediğim gibi felsefi ve
dini tartışmaları da beraberinde getireceği için çok da teknolojik analizler
ile değerlendirilmesi mümkün değildir. İletişim merkezleri gibi operasyonel ihtiyaçların
ciddi maliyet oluşturduğu sektörlerde yapay zekâ kendine çok ciddi yer
bulacaktır.
Bir sonraki hikaye de görüşmek üzere.
Ahmet Serhat.
teknolloji her zaman ilgimi çekmiştir.Bilim kurgu filimleri aslında gelecekte varolması bekletisi içinde bizleri heyecenlandıran unsur olarak karşımıza çıkmakta.Şu aşikardır,ki gelecek ve iş potansiyeli teknoloji odaklı olacagı buna yatırım yapanların kazançlı çıkacagı zaman olacaktır.
YanıtlaSil