Sayfa Reklamları

Frekans ve Dalga Nedir? Frekans Tedavisi Mümkün Mü? PEMF Trapisi Nedir?


Bu yazıda frekans ve dalgaların akademik detaylarına girmeyeceğiz zira çok kapsamlı ve geniş bir konu. Maksadımız temel manada bu tabirlerin ne olduğunu anlatmak ve günümüzde çok moda bir konu olan frekans ile tedavinin ne kadar mümkün olduğunu değerlendirmek. 


 Frekans dalga 'ya göre anlaması daha kolay bir kavram. Frekans dediğimiz; dalgaların birim zamanda içerisinde kaç defa tekrar ettiği aslında. Örnek vermek gerekirse Hertz (Hz) saniyedeki tekrar sayısıdır. Bir dalga saniyede 10 defa salınım yapıyor ise 10 Hz dir. 


Gelelim dalganın ne olduğuna. İki tip dalga vardır. Bunlardan birincisi elektromanyetik (ışık) dalga ikincisi ise ses dalgalarıdır. 


Elektromanyetik (Işık) Dalgası : Bildiğimiz ışık dalgalarıdır ve evrenin şu ana kadar tespit edilen en yüksek hızı olan ışık hızı ile hareket ederler. Hareket etmek için özel bir ortama ihtiyaç duymaz, uzay boşluğunda hareket edebilirler. Buna; vakum 'da hareket eder denir. Vakum dediğimiz aslında boşluk gibi algılanabilir. 


Ses dalgası : Ses dalgaları mekanik dalgalardır ve yayılmak için bir ortama ihtiyaç duyarlar. Bu ortam su, gaz ya da katı olabilir. Üzerinde hareket ettiği ortama göre hızı değişkenlik gösterebilir. Mesela katı molekülleri daha sıkı olduğu için katı üzerinde ses dalgaları daha hızlı hareket ederke,n gaz ortamda daha yavaş hareket edecektir.


Işık ve ses dalgalarını kısaca anlattıktan sonra, ikisi arasındaki hız farkını anlamlandırmak için bir örnek vermek istiyorum. Şimşek ve gök gürültüsü bunun en kolay anlaşılır örneği aslında. Şimşek çaktığında ışığını görürüz fakat sesi bir süre sonra gelir. Şimşek ışığı ve sesi arasındaki zaman farkı şimşek'in size olan mesafesi ile ilgili. Örneğin şimşek çok uzakta çakarsa, şimşek ten 2 sk sonra sesi gelebilir. Ya da çok yakınsa 10-15 milisaniye sonra da gelebilir. Sesin yayılım hızı tabii ışıktan çok daha yavaş. 


Işık saniyede 300.000 km yol alırken ses ise hava ortamında saniyede 1235.5 km yol alır. 


Buraya kadar ses ve ışık dalgaları konusunda özet bir bilgi paylaşmış olduk. Şimdi ise ses ve ışık frekanslarının dağılımlarına bakalım. 


Aşağıda ışık(elektromanyetik) dalgalarının spektrum'u görülebilir.


Yukarıda görüldüğü üzere seyrek frekans'dan yoğun frekansa kadar radyo, mikrodalga, kızılötesi, bizim gördüğümüz ışık aralığı, ultraviole (güneş ışınları), x-ray(röntgen), gamma (yüksek frekans, işleyici radyoaktif, radyasyon dalgaları).


Aşağıdaki şekilde de, dalgaların frekansları görülebilir. İnsan gözünün gördüğü dalga aralığı çok dar. 400 ile 790 terahertz aralığındaki bir alan görülebiliyor. Bu örneğin 2.4 gigahertz olan radyo frekansına göre çok yüksek bir değer fakat dar bir aralık. Yani radyo dalgaları aslında gözün görebildiği frekansın çok altında. 




Bu ışık dalgalarının frekansı yükseldikçe insan hücrelerini bozuyor, DNA'ya zarar veriyor. DNA bozulmaları da kanser'e sebebiyet veriyor. Kısa süreli röntgen dalgaları mesela zararsız, ama uzun süreli röntgen dalgaları da hücreleri bozup parçalayabilir. Radyoaktif seviyedeki dalgalar ise direk hücreleri bozuyor ve parçalıyor. Günümüzde hala düşük frekans dalgaların da insanlar üzerinde olumsuz etkisi olabilir mi diye düşünülüyor. Aslında radyo dalgaları çok uzun yıllardır hayatımızda ve direk olumsuz bir etkisi tespit edilemedi. Ancak görünen ışık ve güneş ışınları sonrasında bir etkime olduğu biliniyor, bunun ne kadar olumsuz olduğu ise hala araştırma konusu. 

Aşağıda ses frekans kısa bir örneklem aralığı görülebilir.



Frekans ile tedaviye gelmeden önce bu frekans konusunun zararlarına biraz daha fazla değinelim. Yüksek frekans hücreleri ve DNA yı bozabiliyor dedik. Mesela yüksek frekans ve radyoaktif Gamma ışınları çık kısa süre de insan içinden geçse hücreleri bozuyor. Dolayısı ile yüksek radyasyon'a maruz kalmak hemen olumsuz etkisini gösterip hücreleri direk yok edip hızlı bir ölüme sebebiyet veriyor. Fakat daha düşük radyasyon'a sahip güneş ışınları ise böyle hızlı bir etki göstermiyor. Çok uzun süre ultraviole güneş ışınına maruz kalındığında mesela cilt kanseri olabilirsiniz. Aldığınız radyasyonun yüksekliği ve süresi ne kadar zarar görüleceğini belirleyen unsurlar. 

Frekans hücrelere üç tipte zarar verebiliyor. İlkinde hücre zarar görüyor ve kendini tedavi ediyor. Güneş ışınlarından kaynaklanan zarar genelde buna denk gelir mesela, İkincisinde ise hücre zarar görüyor ama kendini tedavi edemiyor. Bozuk bir hücre de kendini manasızca ve işe yaramaz bir biçimde çoğaltıp kansere sebebiyet verebiliyor. Üçüncüsü ise hücrenin direk yok olması. Buda yüksek frekans gamma ışınlarına maruz kaldığınızda olacak bir durum olabilir, bunun kurtuluşu yok. 

Günümüzde kullandığımız Wifi/GSM dalgaları 2-5 Ghz arasında. Yani bu bahsettiğimiz diğer yüksek frekans güneş, gamma ışınlarından çok da düşük bir frekansta. Güneş ışınları artık terahertz seviyesinde. Yani baktığınızda güneş ışınlarının zararı Wifi'ye göre çok daha fazla olabilir. Ancak bilim adamları nispeten düşük frekans olan Wifi/GSM şebekesinin uzun süreli etkisinden hala emin değil. Yani 50 yıl boyunca bu yapay frekanslar içinde dolaşan insana bu kadar uzun sürede nasıl bir etki eder bilinmiyor. Mesela geceleri hiç bir şekilde güneş ışını almıyoruz ama Wifi sürekli açık ya da GSM şebekeleri sürekli açık. Bu sinyeller aralıksız üzerimizden geçiyor ve uzun dönem etkileri henüz bilinemiyor. Mantıken çok büyük bir zarar vermesi mümkün değil gibi görünüyor. 

Peki hal böyle iken görüş alanımızdan daha düşük frekansta olan mikrodalga nasıl oluyor da yemeği ısıtıyor? Mikrodalga hücreleri bozmadan kısa sürede bunu nasıl yapıyor? Teknik olarak bu anlatması uzun bir konu fakat şunu diyebiliriz ki mikrodalga hücrelere nüfus edemiyor ve DNA'yı bozamıyor. Yaptığı şey örtüşen bir frekans ile su hücrelerinin yönünü değiştirmesi ve bunu yukarı aşağı sürekli yaparak su hücrelerinde bir titreşim oluşturması. Bu titreşim de suyun ısınmasını sağlıyor ve yemeklerin içindeki su ısındığı için yemek ısınmış oluyor. Mikrodalganın bu etkisi bir bilim adamı tarafından tesadüfen bulunmuştur.

Son bir örnek de AM/FM da mesela AM düşük frekans ve buna bağlı olarak uzun bir dalga. Buna bağlı olarak çok uzak mesafelere hareket edebiliyor. FM ise daha sık ancak AM kadar uzun mesafelerde hareket edemiyor. FM daha sık frekans olduğu için daha çok veri taşıyabiliyor ve bu yüzden ses iletiminde mesela kalitesi çok daha iyi. AM ise uzun bir dalga olduğu için ve düşük frekans olduğundan daha az veri taşıyıp daha kalitesiz bir ses taşımış oluyor. Frekans arttıkça gidebileceği mesafe azalıyor ve daha sık istasyon ihtiyacı oluyor. 

Şimdiye kadar olan bölümde frekans, dalga ve aralarındaki bağlantıyı anlattık. Bunun ile birlikte insana olan ve olası zararlarından bahsettik. Zarar verdiği net ve bilimsel olarak kanıtlanmış. Peki zarar verdiği net iken tersine tedavi için de kullanılabilir mi? Yani yüksek radyasyon kansere sebebiyet verdiği gibi, tersine bir şekilde kullanılırsa. Kanser şu anda cerrahi ve kemoterapi ile tedavi edilebiliyor. Peki tersine sadece Frekans ile tedavi edilebilir mi?

Frekans tedavisi ilk etapta kulağa biraz şarlatanca gibi gelse de bilimsel olarak da üzerinde ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Günümüzde bir çok bilim adamı bu konulara kafa yormaktadır. Ancak hala yan etkileri ve olası gelecek etkileri bilinmemektedir. 

PEMF Nedir?
Manyatik Uyarı Tedavisi Nedir?


PEMF (Manyatik Uyarı Tedavisi) adı ile şu anda bilinen ve kabul edilmiş bir tedavi yöntemi vardır fakat tıbbi litaratür de her alanda tam olarak kabul görmemiştir. Türkiye ve dünya da işinde uzman bir çok psikiyatrist bu cihazı baş ağrıları için kullanabilmektedir. Kullanılan hastanelerde hatırı sayılır büyük kurumlar. Yani enerji düşüklüğü, yorgun hissetme, eklem ağrıları, baş ağrıları gibi konularda bazı doktorlarca tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. PEMF tamamen ayrı bir dünya fakat kısaca nasıl çalıştığından bahsetmek istiyorum. Temel mantığın iyonize olmuş atomları kararlı + ve - yük haline geri getirmek ve bozukluğunu düzeltmek üzere tasarlanmış. Hertz frekansı gönderme mantığı ile çalışmıyor. Hertz dediğimizde üst ve altta top noktaları olan bir sinüs eğrisi olması lazım. PEMF de ise sadece pulse yani atım gönderiliyor, sadece yukarı doğru, aşağıya doğru negatif yöne giden bir gönderim olamıyor tabii ki. Laser ile çalışan epilasyon cihazları gibi. 

PEMF tedavileri evde tek başınıza yapabileceğiniz bir şey değil. Bunu söyleyene inanmayın. Öyle basit cepte taşınacak cihazlar da değil. Gücüne göre amacı ve maiyeti değişiyor. Bu konuda ciddi araştırma yapmış uzman bir doktor tarafından kullanılmalı.

İkidir iyon tabirini kullanıyorum, bunu açıklamam lazım.

İyon nedir?


İyon elektron almış veya vermiş ve nötr olmayan atom gruplarına verilen isimdir. Atomlar genellikle kararsız yapılarından kurtulabilmek için elektron verme veya eksik olan elektronları alma işlemlerini gerçekleştirirler. Elktronlarda + ya da - yük barındırır. Nötr demek de bu yüklerin eşit olması. - yük fazla ya da eksik olursa iyonize olabilirler. 

Yani aslında temelde negatif iyon yüklü olduğunuzda hastalıklar çoğalıyor gibi bir varsayım olabilir. Negatif iyon ise stress vesilesi ile galebe çalıyor.

Birde şöyle bir gerçek var ki bir hastalığa yakalandığınızda doktor bunun stress kaynaklı olduğunu söyleyebiliyor. Stress dediğimiz şey de aslında sürekli yaptığımız takıntı, sıkıntı, üzüntü gibi konular. Bunlar nasıl hasta ediyor ki? Hasta ediyor çünkü bir şekilde bu enerji ve frekans hücrelerimizi bozuyor, aslında iyonize edip hücre bozulmasına sebebiyet veriyor. Bu da herhangi bir organa denk gelebiliyor.  Bu şartlarda PEMF tedavisi aslında sağlam temellere oturduğunda ve etkileri tam analiz edilebildiğinde tıp'da çığır açabilir. Neticede var olan herşey bir frekans dalgası. Dolayısı ile dışarıdan oluşturulan bir enerji iletiminin bir şeyleri etkilemesi gayet normal.

İnternette satılan küçük frekans tedavi cihazları tamamen boş ve yalan dolan. Bunlara kesinlikle inanmayın ve para harcamayın. Bu konular daha emekleme aşamasında ve tıbbı literatürde genel kabul görmüş tedavi yöntemleri değil.











 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bottom Ad [Post Page]