Sayfa Reklamları

Yaşadığımız hayatı çok komplike hale getiriyoruz. Temel ihtiyaçlar ve fonksiyonlarımıza baktığmızda aslında bu karmaşaya hiç gerek yok. Hayatta iken yaşamak için yapmamız gerekenler nelerdir mesela?



1- Yiyip / içmek ve boşaltmak.
2- Yok olmamak için çoğalmak.
3- Olabildiğince sağlıklı kalıp acı çekmemek.
4- Sinir, stress, gerginlikten olabildiğince uzak durup mutlu olmak.



Bu 4 maddenin dışında ne var ki, hepsi bu kadar. Asgari düzeyde herkesin bu standartları korumasının o kadar da zor olmaması lazım aslında. Fakat gerçekte zor. Başlıkta belirttiğim bir çok bakış açısı, din, öğreti bu işi karmaşıklaştırıyor. İnsan beyni geliştikçe hayal etme ve senaryo yazmakdan çok ciddi keyif alıyor. Tabii bütün insanlar için değil, bazı insanlar böyle. Onlarda yetmiş işte.


Bu arada benimde bir dini inancım var ve iman etmiş durumdayım. Ancak düşüncelerimi dile getirmeme engel teşkil etmiyor. İnanan birisinin bundan sonra yazacaklarımı yazması size abes gelebilir. Değil aslında, ama o daha karmaşık bir konu, onu ayrıca değerlendiririz.


Düşünen sorgulayan insanlar bunu keyif aldıkları ve haz duydukları için yapıyorlar. Kimse eziyet çektiği bir işi yapmak istemez. Bazı insanların genetik yapısı düşünmekten, araştırmaktan, okumaktan, rekabetçi olmaktan keyif almak üzere yaratılmış. Kimisinin de tam tersi, düz yaşamak fazlası ile yetiyor onlara ve sorgulamak istemiyor. Bu iki tipin birbirine bir üstünlüğü yok bence. Çünkü başımıza bu kadar karmaşa ve bir yere varmayan öğretileri var edenler düşünenler. Düşünmeyen kategorisindeki insanlar belki çok daha az zararlı olacaktı. Bu kadar savaş, ideoloji kan dökülmeyecekti. Böylesine gelişmiş bir tarım olmasa idi bu kadar nüfus da olmayacaktı mesela. 


Belki buradaki ayrım biraz Homo Sapiens ve Homo Neandertal farka gidiyor olabilir. Sapiens zaten zeki ve düşünen gibi bir anlama geliyor. Bu Neandertal'in zeki olmadığı anlamına gelmez. Zeka konusunda Sapiens türünden daha geride değildirler. Sapiens sanırım birazcık bu karmaşıklığa sebebiyet veren gelişmişlik seviyesi olabilir. 


İnsan olarak biz şu anda çok basit olan bu 4 maddeyi karmaşıklaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Spiritüalizm, Ezoterizm, Uzaylılar, Kabala, Dinler, Felsefe, Tekamül ve daha niceleri bu dünyada yaptıklarımızın sonucunu bir sonrakinde yaşayacağız öğretisine sıkı sıkıya bağlı. Hepsinde ulaşılması güç ve herkesin ulaşamayacağı bir Nirvana yaklaşımı var. Ölüm ötesinin sonsuzluğu da buna eklenince bu hedefler için bir çok insanın dünyada yapmayacağı şey yok.


En uç noktada ölüp, öldürebilir, eziyet edebilir, başkalarına baskı kurabilir, savaşabilir, kendi hayatında aç kalabilir, sınırsızca ibadet edebilir. Daha niceleri. Bunlar saydığımız 4 temel ihtiyacın içinde değil ki. İşte temel sorun burada başlıyor. Yaşam sonrası için şu anda yaşadığımız anı tamamen temel ihtiyaçlardan uzaklaştırıyoruz. 


Tamamda sadece bu temel ihtiyaçlar için yaşarsak hayvandan ne farkımız var değil mi? Aslında bir farkın yok. Hayvanlar da bizde aynı topraktan geliyoruz. Bizim beynimiz daha gelişmiş, algımız ve değerlendirmelerimiz daha fazla ve besin zincirinin en üzerindeyiz. Hepsi bu. 


Daha büyük evrensel yetkin bir varlık olmak ve sadece dünya da değil bilinmeyen alemlerde de hüküm sürmek duygusu sizi çok tatmin ediyor değil mi? İşte beynimizdeki o tanrı virüsü. Tanrısallaşmak arzusu, daha da büyük olmak, en büyük olmak. 


Ya bir tanrıya tapmak ya da bir tanrı olmak. Tanrıya tapmanın ise sebebi yine bir sonraki hayatta belki tanrı olabilme arzusu.


Tanrı Virüsü : Burada tanrı dediğime bekmayın. Bu kimisinde nirvana, kimisinde ruhsal olgunluk, kimisinde tekamül ile kusursuzlaşmak, kimisinde galaktik konsey üyesi olmak. Ancak hepsinin alt metni ve içeriği aynı.


Hiç bir şey olmadığını sadece gelişmiş bir hayvan olduğunu kabullenmenin bu kadar zor olmasının sebebi de bu tanrı virüsü. Evet bu tabir çok hoşuma gitti "tanrı virüsü".


Tamam şimdi bu kadar yazdıktan sonra başta inanıyorum dediğim için neye inandığımı da burada belirtmem lazım. Ben Hz. Muhammedin, Hz. Ali'nin, Muhyiddin ibn Arabi'nin inandığına inanıyorum. Tabii halkın anladığı ve inandığı ile benim inandığım arasında çok büyük farklar var. Kuran'da ve hadislerde bu eleştirdiğim konular fazlası ile olduğu halde nasıl inanıyorum peki? Bunlarının büyük çoğunluğunun altında metoforik olarak aldığım mesajlar var. Tabii buda başka bir karmaşa ve yine kendim ile çelişiyorum farkındayım. Fakat benim inandığım şey yine dönüp bu basit 4 maddeye kadar geri geliyor. O büyük tanrısal ego yu siliyor. Aslında islamda asıl reddedilen şey tanrı ve tanrı egosudur. İnsanlara bir bakmaya sebebiyet veriyor. Karmaşadan geçip yine çok basit bir noktaya döndürüyor. Bu benim yolum. Kişisel, detayları başka bir konu. 


Düşünmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi durduramayız. Durdurmayalım da. Beynimiz gelişmiş artık, böyle fonksiyonlar eklenmiş. Ama ne kadar karmaşaya girilir ise girilsin temel konular göz önünde bulundurulmalı ve basitleşmeli. Bir sürü vakit kaybı oluyor. İnsanlar olur olmadık şeylere takılıp hayatlarını karartıyor, ya da saçma sapan yönlere çekiyor. Asgari müşterek çok önemli. Anı doğru değerlendirmek, an de elimizden gelenin en iyisini yapmak ya da mutlu olmaya çalışmak en önemlisi.


Bizimde 7 öğütümüz şöyle olsun :

1- Anı değerlendir.
2- Elinden gelenin en iyisini yap.
3- Başına gelen olumsuz şeylere çok üzülme, zaten elinden geleni yaptın, bir sonraki an için elinde ders olarak kalsın.
4- Mutlu olmaya çalış, başına iyi bir şey geldiğinde çok sevin, etrafındakiler ile paylaş.
5- İnsanlara değer ver, saygılı ol ve gülümse.
6- Kimseyi hor görme ve bunu yüreğine kazımaya çalış. Ancak bu hor görmemek senin üstünlüğün olmadan değerli. Onlarda öyle, yapacak bişi yok, olsun kabul edelim demek değil. Gerçekten karşındakini kendinden farksız görmek ve bununla beraber hor görmemek.
7- Sen çok kıymetli ve değerlisin. Ama bu böbürlenmek ya da kendini üstün görmek babında değil. Varlık değerlidir, sende bir varlıksın.


Aslında uğruna külliyatlar yazılmış bir çok konuyu çok kısa bir yazı ile anlatmak mümkün değil. Burasıda biraz böyle. Takip eden var ise bilir, bunlar birazda kendime notlar. Ancak başkalarına da bir ufuk açar ise ne mutlu.


Bu yazıyı buraya kadar okudu iseniz aşağıda sizde düşüncelerinizi yorum olarak ekleyebilirseniz çok mutlu olurum. Birlikte değerlendiririz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bottom Ad [Post Page]